Yakup Aleyisselam

Yakup Aleyisselam

peygamberler tarihiBakara Sûresinin 177 . Ayetinde şöyle bildirir;

İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.

 Ya’kûb (a.s)’ın doğumu ve peygamberliği daha önceden müjdelenmişti. Onun bu durumu Kur’ân’da şöyle haber verilmiştir:

Biz ona (İbrahim (a.s)’ın hanımına) İshâk’ı müjdeledik. İshâk’ın ardından da (torunu) Yaküb’u”(Hûd, 11/71).

 Bu âyette aynı zamanda, Yakûb (a.s)’ın soyu da dile getirilmiştir.

Ya’kûb (a.s)’ın soyu, İshâk (a.s) vasıtasiyle İbrahim (a.s)’a dayanmaktadır. Annesinin adı Refaka’dır. Kardeşi Ays ile beraber, ikiz olarak doğmuştur. Kardeşinin ardından doğduğu için ona Ya’kûb denmiştir.

Kenan diyârında, yâni Fenike denilen Sayda, Sûr ve Beyrut ile Filistin ve Sûriye’nin bir kısmından ibâret olan bölgede yaşayan insanlara gönderilen peygamberdir. Adı İbrânice’de Saffetullah, yâni “Allahü teâlânın sâf ve temiz kıldığı kul” mânâsına gelmektedir. Diğer adı İsrâil olup “Allah’ın kulu” mânâsına gelmektedir. İbrâhim aleyhisselâmın küçük oğlu olan İshâk aleyhisselâmın oğludur. Hz. Yakup’un on iki oğlu vardı. Bu yüzden, onun on iki oğlunun torunlarına Benî İsrâil, yâni İsrâiloğulları denilmiştir. Oğullarından her birinin sülâlesine “Sıbt”, hepsine birden torunlar mânâsına gelen “Esbât” denir. Sonradan Yahûdî adı verilmiştir. Hz. Yakup’un neslinden birçok peygamber geldi: Mûsâ, Hârûn, Dâvûd, Süleyman, Zekeriyyâ, Yahyâ ve Îsâ aleyhimüsselâm bunlardandır.

Babası İshâk aleyhisselâm, Hz. Yakup için; “Yâ Rabbî! Neslimden peygamber geleceğini buyurmuştun. O vâdini bu oğlumdan zuhûr ettir.” diye duâ etti. Onun soyundan nice peygamberler göndermesi için Allah-ü teâlâya niyâzda bulundu.

Hz. Yakup babasının vefâtından sonra annesinin tavsiyesi üzerine Harran’da bulunan dayısının yanına gitti. Orada uzun müddet kaldı. Dayısının büyük kızı Leya ile evlendi. Bu evlilikten Rabil, Şem’ûn, Lâvi, Yehûda, İsâhar ve Zablûn adlı oğulları ile Dînar isimli kızı doğdu. İbrâhim aleyhisselâmın bildirdiği dinde iki kız kardeşle evlenmek câiz olduğundan ilk evliliğinden yedi sene sonra dayısının küçük kızı Râhil ile de evlendi. Bu hanımından da Bünyamin ve Yûsuf adlı iki oğlu oldu. Belhe ve Zülfâ adlı iki câriyesi vardı. Belhe adlı câriyeden Dân ve Neftâle, Zülfâ adlı câriyesinden de Câd ve Âşir adlı oğulları doğdu. Böylece on iki oğlu oldu.

Kırk sene kadar dayısının yanında kalan ve ona hizmet eden Hz. Yakupa Allah-ü teâlâdan vahiy gelip Kenan diyârı ahâlisine peygamber olarak vâzifelendirildiği bildirildi. Dayısından izin alarak hanımları, oğulları ve kendisine tâbi olanlarla birlikte Harran’dan ayrılıp Kenan diyârına geldi ve oraya yerleşti. Kendisi ve oğulları için evler yaptırdı. Bu sırada Aleyisselam ve Bünyamin adlı oğullarının annesi olan Râhil vefât etti.

Hz. Yakup insanları Hak dîne ve tek olan Allah-ü teâlâya inanmaya ve O’na ibâdet etmeye dâvet etti. Kenan diyârı ahâlisinden çok kimse ona îmân etti. Kenan diyârını idâre eden Şüceym bin Dâran isimli kral, Hz. Yakupa karşı çıktıysa da başarılı olamadı.

Hz. Yakup anneleri vefât etmiş olan oğulları Bünyamin ve hazret-i Yûsuf’u diğer oğullarından çok seviyordu. Çünkü bu ikisi anne şefkâtinden mahrûm kalmışlardı. Hz. Yakup’un özellikle hazret-i Yûsuf’a karşı aşırı muhabbeti olduğu için onu bütün oğullarından üstün tutuyor ve yanından ayırmıyordu. (İbn Kuteybe, Kilabu’l-Meârif, Beyrut 1970,19; İbn Haldun, Tarih, Beyrut, 1971, I, 39).

Kur’ân’ın birçok yerinde Ya’kûb (a.s)’ın peygamberliğinden ve çeşitli faziletlerinden bahsedilmektedir. Onun peygamberliğini dile getiren bazı âyetlerin meâli şöyledir:

Nihayet (İbrahim) onlardan ve Allah’ın dışında taptıkları şeylerden uzaklaşıp bir tarafa çekildiği zaman, biz ona İshâk’ı ve Ya’kub’u bağışladık ve her birini peygamber yaptık. Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk ve kendilerine güzel ve üstün bir şan, şöhret nasip ettik” (Meryem, 19/49, 50).

“Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sona da vahyettik. Nitekim İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsâ’ya, Eyyüb’e, Yûnus’a, Harun’a, Süleyman’a da vahyetmiş ve Davud’a da Zebur’u vermiştik” (en-Nisâ, 4/163).

Ya’kub (a.s)’ın kuvvetli, basiretli ve halis (samimi) bir kişiliğe sahip olduğunu anlatan bazı âyetlerin meâli de şöyledir:

“Kuvvetli ve basiretli kullarımız İbrahim’i, İshâk’ı ve Ya’kûb’u da an. Biz onları ahiret yurdunu düşünme özeliğiyle temizleyip, kendimize hâlis kul yaptık” (Sâd, 38/45, 46).

O, diğer peygamberler gibi Allah’ın hidâyetine erdirilen ve güzel davranan yüce bir kişi idi. Kur’ân’da bu hususta şöyle buyurulmaktadır:

“Biz ona (İbrahîm’e) İshâk’ı ve İshâk’ın oğlu Ya’kûb’u da hediye ettik. Hepsine de doğru yolu gösterdik. Nitekim daha önce Nûh’a ve onun soyundan Dâvud’a, Süleyman’a, Eyyûb’e Yûsuf â Musa’ya ve Harûnâda yol göstermiştik. Biz güzel davrananlara böyle karşılık veririz” (el-En’âm, 6/84)

 Bir de Ya’kub (a.s) rüya tabir etmeyi de bilirdi. Yüce Allah Kur’ân-ı Kerîm’de bu hususu şöyle haber vermiştir:

“Hani bir zaman Yûsuf babasına: Babacığım, ben (rüy’a) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Bunları hepsinin bana secde ettiklerini gördüm, demişti. (Babası Ya’kub ona şöyle demişti): Yavrum, rü’yanı kardeşlerine anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insana apaçık bir düşmandır! Böylece Rabb’in seni seçecek ve sana rü’yada görülen olayların yorumunu (veya Allah’ın kitabının ve peygamberlerin sünnetlerinin inceliklerini) öğretecek. Sana ve Ya’kûb soyuna nimetini tamlayacaktır. Nasıl ki ataların İbrahim’e, ve İshâk’a da nimetini tamamlamıştı. Şüphesiz Rabb’in bilendir, hikmet sahibidir” (Yûsuf, 12/4, 5, 6).

Ya’kûb (a.s) bitmeyen tükenmeyen güzel bir sabra sahipti. O, sabrıyla ve ümidiyle örnek bir peygamberdi. Kendisi, evlad acısı ve evlad ihanetiyle imtihan edildi. Kur’ân’da, onun hayatı, Yûsuf (a.s)’ın hayatı ile iç içe anlatılmıştır. Ya’kûb (a.s)’ın gözlerinin kaybolmasına, saçlarının ağarmasına ve belinin bükülmesine sebep olan bu evlad imtihanı ve onun örnek sabrı, Kur’ân’da şöyle haber verilmiştir:

 “(Ya’kûb kendisine hıyanet eden çocuklarına şöyle dedi): Herhalde, nefisleriniz size bu işi süsleyerek sizi ona sürükledi. Artık bana güzelce sabretmek kalıyor. Belki de Allah, onların hepsini bana getirir. Çünkü O, bilendir, herşeyi hikmetle (yerli yerince) yapandır. Ve yüzünü onlardan çevirdi de: “Ey Yûsuf üzerindeki tasam (gel, gel tam senin gelme zamanındır)! ” dedi ve tasadan gözlerine ak düştü. (Acısını) yutkunuyor (açığa vurmamaya çalışıyordu). Dediler ki: “Vallahi sen, Yûsuf’u ana ana hasta olacaksın, yahut öleceksin!” (Ya’kûb aleyhisselâm onlara): “Ben üzüntü ve tasamı yalnız Allah’a şikayet ederim ve Allah tan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim” dedi. (Ondan sonra şöyle devam etti): “Ey oğullarım, gidin, Yûsuf’u ve kardeşini araştırın. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Zira, kafir kavimden başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez!” (Ya’kûb’un oğulları tekrar Mısır’a Yûsuf’un yanına döndüklerinde dediler ki: “Ey vezir, bize ve çocuklarımıza darlık dokundu, değersiz bir bir sermaye ile geldik. Ama sen bizim için tam ölçü ver, bize tasadduk eyle. Çünkü Allah, tasadduk edenleri mükafatlandırır.” (Yûsuf) dedi: “Sizler cahil iken, Yûsuf’a ve kardeşine yaptığınız(ın kötülüğünü) bildiniz mi (bundan tevbe ettiniz mi)?” “A, yoksa sen, sen Yûsuf’ musun?” dediler. “Ben Yusuf’um, bu da kardeşindir” dedi (ve şöyle devam etti): “Allah bize lütfetti. (Bizi korudu, yüceltti). Kim (Allah’tan) korkar ve sabrederse, Şüphesiz Allah, iyilik edenlerin ecrini zayi etmez” “Vallahi, Allah seni bizden üstün kıldı. Doğrusu biz suç işlemiştik! dediler (Yûsuf onlara): “Bu gün sizi kınama yok. Allah sizi bağışlar. O, merhametlilerin merhametlisidir. Şimdi şu gömleğimi götürün, babamın yüzüne koyun da gözü açılsın. Ve bütün ailenizle birlikte bana gelin” dedi. Kervan (Mısır’dan) ayrılıp yola koyulunca, babaları, (yanında bulunanlara): “Eğer bana bunak demezseniz, (inanın ki) ben Yûsuf’un kokusunu duyuyorum”dedi. “Vallahi sen hâlâ eski şaşkınlığın içindesin” dediler. Müjdeci gelip de (Yûsuf’un gömleğini) (Ya’kûb)’un yüzüne koyunca, derhal (gözü açıldı), görür oldu. “Size demedim mi ben, Allah’tan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim?” dedi. (Oğulları): “Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Gerçekten biz günah işledik”dediler. (Ya’kub onlara): “Sizin için Rabb’ime istiğfar edeceğim. Şüphesiz O, bağışlayan, esirgeyendir”dedi. (Hep beraber Mısır’a hareket ettiler.) Nihâyet Yûsuf’un yanına vardıklarında, (Yûsuf) ana-babasını kendisine çekip kucakladı ve: Âllah’ın dileğiyle, güven içinde Mısır’a girin!”dedi. Anasını babasını tahtı üstüne çıkardı ve hepsi onun için secdeye kapandılar (ona kavuştukları için Allah â şükür secdesi yaptılar veya onun önünde saygı ile eğildiler. Yûsuf: “Babacığım, işte bu, önceden (gördüğüm) rüyanın yorumudur. Rabb’im onu gerçek yaptı. Bana iyilik etti. Zîra şeytan, benimle kardeşlerim arasına fitne soktuktan sonra, O, beni zindandan çıkardı. Sizi de çölden getirdi. Gerçekten Rabb’im, dilediği şeyi çok ince düzenler. O (her tedbiri) bilen, her şeyi yerli yerince yapandır” dedi. “(Yûsuf, 12/83-100).

Bu âyetlerde de ifade edildiği gibi, Ya’kûb (a.s)’in çocukları, neticede yaptıklarına pişman oldular. Babalarından ve kardeşleri Yûsuf (a.s)’dan özür dilediler. Babaları Ya’kûb (a.s) ve kardeşleri Yusuf (a.s) onları bağışladılar ve onlar için Allah’a yalvarıp dua ettiler. Cebrâil (a.s), Ya’kûb (a.s)’a gelerek, çocukları için yaptığı duasının kabul edildiğini ve çocuklarının Allah tarafından bağışlandıklarını müjdeledi (es-Salebî, el-Arais, Mısır 1951,140 vd.).

Ya’kûb (a.s) da diğer peygamberler gibi insanları Allah’a inanmaya ve O’na ibadet etmeye çağırdı. Kendisi bu yolda fevkalade örnek bir hayat yaşadı.

Kuran’da Hz. Yakup’un yaptığı tebliği anlatan ayetler Bakara Suresi’nde geçer. Allah Hz. Yakup’un oğullarına vasiyetini şöyle bildirir:

Bunu İbrahim, oğullarına vasiyet etti, Yakup da: “Oğullarım, şüphesiz Allah sizlere bu dini seçti, siz de ancak Müslüman olarak can verin.” (diye benzer bir vasiyette bulundu.) (Bakara Suresi, 132)

Müslüman olarak can vermek, Allah’tan korkan insanların en önemli dualarından biridir. Çünkü bir insan hayatı boyunca salih amellerde bulunduğu halde sonradan niyetini bozup imanından dönerse yaptığı tüm amelleri boşa gidecek, cehennem azabını hak edecek bir konuma gelecektir. Hz. Yakup oğullarına “Müslüman olarak can verin” derken onları bu konuda uyarmakta ve samimi niyetlerini ve kararlılıklarını asla bozmadan imanlarını korumalarını öğütlemektedir. Babalarının vasiyetine uyan oğulları Allah’a ibadet edeceklerini ve O’na teslim olduklarını şöyle dile getirmişlerdir.

Kur’ân-ı Kerîm’de bildirildiği gibi, Yakub (a.s), İbrâhim (a.s)’ın yaptığı gibi, ruhunu teslim etmeden önce, çocuklarına vasiyette bulundu: “O zaman (Yâ’kûb), oğullarına; “Benden sonra neye kulluk edeceksiniz?” demişti. (Onlar da): “Senin Rabb’in ve ataların İbrâhim, İsmâil ve İshâk’ın Rabb’i olan tek Allah’a kulluk edeceğiz. Biz O’na teslim olanlarız” dediler” (el-Bakara, 2/133).

Hz. Yakup’un en büyüğü Rabil olmak üzere Şem’un, Lâvî, Yehûda, Zablun (Yâlun), İsâhar, Dân, Neftâli, Âşir, Cad, Yûsuf ve Bünyamin adlı on iki oğlu vardı. İsrâiloğulları bu on iki oğlunun neslinden çoğalmışlardır. Yûsuf aleyhisselâmdan sonra akılca en üstün olan Yehûdânın neslinden Dâvûd aleyhisselâm ve Benî İsrâil (İsrâiloğulları) hükümdarları gelmiştir. Bu sebeple İsrâiloğullarına genel olarak Yahûdî de denilmiştir. İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerin çoğu da Yûsuf aleyhisselâmın neslindendir. Kur’ân-ı kerîmde zikr edilen Tâlût da Bünyamin’in neslindendir.

Kur’ân-ı kerîmde Yûsuf sûresinde ve Bakara sûresi 132, 133, 140; Âl-i İmrân sûresi 84-93; Nisâ sûresi 163; En’âm sûresi 84; Hûd sûresi 71; Meryem sûresi 6, 49, 58’inci âyetlerinde Hz. Yakupdan ve fazîletlerinden bahsedilmektedir.

Alıntı

Add a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir