Üç Aylar ve Mübarek Geceler
Üç Aylar ve Mübarek Geceler
Üç Aylar ve Mübarek Geceler RECEP Ayı
Kur’an’da şöyle buyuruluyor: “Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre, Allah katında ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, doğru hesaptır..” (Tevbe/36)
Hz. Peygamber A.S. da şöyle buyurur: “Zaman, dönüp dolaşıp Allahu Tealâ’nın gökleri ve yeri yarattığı günkü (ilk) durumuna kavuştu. Yıl, oniki aydır. Bunlardan dördü haram (aylar)dır ki, üçü peşpeşe gelir. Bunlar Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Dördüncüsü ise Receb’dir.” (Buharî, Müslim)
Yukarıdaki ayette zikredilen haram aylar, bu hadis-i şerifte açıklanmış ve bunlardan birinin de Receb ayı olduğu zikredilmiştir. Receb ayının haram aylar arasında sayılması ona şüphesiz belli bir özellik kazandırır.
İlk dönem müfessirlerden Katâde ve el-Ferrâ da, yukarıdaki ayetin devamında geçen “Artık o aylarda nefislerinize zulmetmeyin” ifadesi hakkında şöyle derler: “Her ne kadar zulmetmek her zaman için yasaklanmış birşey ise de, bu ayetteki “o aylar” ifadesinden maksat “haram aylar”dır. Kur’an’da bu aylar özellikle zikredilmekle, bu ayların şerefinden ve büyüklüğünden dolayı onlarda zulüm yasaklanmıştır.” (Ebu Hayyân: el-Bahru’l-Muhît, Zemahşerî: Keşşâf)
Enes b. Malik R.A.’den şöyle rivayet edilir: Receb ayı girdiğinde Hz. Peygamber A.S. şöyle derdi: “Allahım! Receb ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” (Münavî: Feyzu’l-Kadîr) Bu hadis, Receb ayının fazileti hakkında rivayet edilenler içinde itimada en fazla şayan olandır. Bununla birlikte İbn-i Hacer, yukarıda zikrettiğimiz eserinde bu hadisi Receb ayı hakkında varid olan zayıf rivayetler meyanında zikretmiştir.
Sahih kaynaklarımız, Receb ayının ilk gecesi veya herhangi bir gecesi belli bir namaz kılmaya teşvik eden hadislerin doğru olmadığını söylerler. (Ali el-Karî: el-Masnû’, el-Leknevî: el-Âsâru’l-Merfûa) Aynı şekilde Receb ayının ilk cuma gecesine tekabül eden Regaib Kandili’nde de belli bir namaz kılmaya teşvik eden hadisler arasında da Hz. Peygamber A.S.’dan gelen güvenilir bir rivayet yoktur. (İbn-i Receb: Letaifu’l-Ma’ârif)
Keza Receb ayının yirmiyedinci gecesi olduğu kabul edilen Miraç Gecesi de böyledir. Bu geceye mahsus herhangi bir özel ibadet bildirilmiş değildir. Bununla birlikte bu geceyi ibadetle geçirmek müstehaptır. (el-Âsâru’l-Merfûa)
Aynı şekilde Receb ayında, bu aya mahsus özel bir oruç tutmanın faziletine dair ne Hz. Peygamber A.S.’dan, ne de Sahabe’den gelmiş sahih bir rivayet bulunur. Bununla birlikte Hz. Peygamber A.S.’dan, haram aylarda oruç tutmaya teşvik eden sahih rivayetler nakledilmiştir. Ebu Davud ve İbn-i Mace tarafından nakledilen bu rivayetlere dayanarak Sahabe’den İbn-i Ömer R.A, Selef’ten Hasan-ı Basrî ve Ebû İshak es-Sebiî gibi, bu ayda oruç tutmaya özen gösteren kimselerin varlığı bilinmektedir. Ancak bu durum, Receb ayının tümünde oruç tutmanın faziletini ifade etmez. Zira Sahabe’den İbn-i Abbas ve İbn-i Ömer R.A., Receb ayının bazı günlerinde oruç tutmuş, bazı günlerinde ise tutmamışlardır. (İbn-i Receb: Letâifu’l-Ma’ârif)
Böylece anlaşılmış olmaktadır ki doğru olan, Receb ayının tümünü oruçlu geçirmektense, bir-iki gün oruç tutmamaktır. Eğer bu ayın tümünde oruç tutulacaksa, onun yanına Şaban ayı orucunu veya haram ayları da eklemek tavsiye edilmiştir. Receb ayının, haram ayların en üstünü ve hayır ve bereketlerin anahtarı olduğu, bunun için de bu ayı boş geçirmenin uygun olmadığı belirtilmiştir. Ancak bu ayda tutulacak oruçların ve kılınacak namazların, bu aya mahsus olarak Sünnet’te belirtilmiş ibadetler olmadığı bilinmelidir.
Şaban Ayı
Sahabe’den Usâme b. Zeyd R.A. şöyle der: Rasulullah A.S., Şaban ayında tuttuğu orucu hiçbir ayda tutmadı. Kendisine, “ya Rasulallah! Senin Şaban ayında tuttuğun orucu başka bir ayda tutmadığını gördüm.” dedim. şöyle buyurdu: “Şaban, Receb ile Ramazan arasında insanların gafil bulunduğu ve amellerin, Alemlerin Rabbi olan Allah’a yükseldiği aydır. Ben de amelimin oruçlu olduğum halde Allahu Tealâ’ya yükselmesini seviyorum.” (Nesaî, Ahmed b. Hanbel)
Şaban ayının özelliği hakkındaki bu hadis, bu aya tıpkı Efendimiz A.S.’ın yaptığı gibi özel bir önem atfetmemiz için yeterlidir. Dolayısıyla bu ayı da ihya etmeye gayret göstermeli ve hadiste işaret edilen gaflete düşmemeliyiz. Peki bu ayı nasıl ihya etmeliyiz?
Hz. Aişe R.A. Validemiz, Hz. Peygamber A.S.’ın, Şaban ayında tuttuğu orucu Ramazan ayı hariç başka bir ayda tutmadığını bildirir. (Buharî, Müslim, Tirmizî)
Bu ayın onbeşinci gecesi olan Berat gecesi hakkında da sağlam rivayetler bulunur. Bunlardan birisinde Hz. Peygamber A.S.’ın şöyle buyurduğu nakledilir: “Muhakkak ki Allah, Şaban ayının ortası gecesi dünya semasına iner ve Benû Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri adedinden daha fazla sayıda insanın günahlarını bağışlar.” (Tirmizî, İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel)
Dolayısıyla bu gece çok ibadet ve tevbe-istiğfar etmek, Cenab-ı Hakk’a dua ve niyazda bulunmak güzel bir davranış olur. (Letâifu’l-Meârif, el-Âsâru’l-Merfûa)
Berat gecesine mahsus belli bir ibadet tarzı yoktur. İsteyen bu geceyi namazla, isteyen Kur’an okuyarak veya zikirle ihya eder.
Ramazan Ayı
Son derece haklı olarak “ Onbir Ayın Sultanı” diye adlandırılan, mahyaların bu aya özgü iltifatlarla donandığı, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan-ı Şerif, bütün ayların içinde en nadide olanıdır.
Bu ay Arabî ayların dokuzuncusudur ve kıymeti bakımından bütün zaman dilimlerinin en başında yer alır. Zira oruç nimeti bu aya has olarak farz kılınmıştır. Kur’an -ı Kerim bu ayda indirilmiştir. Bin aydan daha hayırlı olduğu haber verilen Kadir Gecesi yine bu ayın içinde gizlidir. Ayrıca bu ayda ifa edilen bir farzın, diğer aylarda yerine getirilen yetmiş farza bedel olduğu bildirilir.
Özetle, başından sonuna kadar tam bir maneviyat iklimi olan Üç Aylar, kendisine biçilen değer itibariyle saygı ve hürmete layıktır. Kulluğumuzu yeniden gözden geçirmemiz bir vesiledir. Rahmanî isteklerin, şeytani isteklere galebe çaldığı bu mümtaz vakitler, nefs -i emmareyi besleyen kötü emellere gem vurmayı, böylece arınmayı kolaylaştıran vakitlerdir.
Gelişiyle mümin gönülleri sermest eden bu mübarek vakitleri ihya edebilene ne mutlu!
Bu sıcak günlerde gafletle, günahla tükenen kalbini rahmet ırmağının huzuruyla canlandırana ne mutlu!..
Sonuç:
“Üç aylar” olarak bildiğimiz Receb, Şaban ve Ramazan aylarından, Ramazan ayı ve bu ayda idrak ettiğimiz Kadir gecesi üzerinde ayrıca durmaya gerek görmedik. Zira Ramazan ayının ve Kadir gecesinin fazileti hakkındaki deliller, burada ayrıca bahsetmeye gerek bırakmayacak kadar güçlü ve kesindirler.
Bu sebeple biz burada sadece Receb ve Şaban ayları üzerinde durmaya çalıştık. Vardığımız sonuç odur ki, bu ayların gerek kendileri ve gerekse bu aylarda bulunan bazı gecelere özel bir önem vermek; böyle zamanları Rabbu’l-Alemin’le yakınlaşmada bir dönüm noktası olarak görmek güzel bir davranıştır. Bu aylarda ve onlarda bulunan mübarek gecelerde oruç tutmanın, namaz kılmanın ve sair ibadetlerle meşgul olmak da müstehaptır. Ancak bunu yaparken, hakkında sahih hadis bulunmayan özel ibadet türlerini, Sünnet’le sabit olmuş gibi değerlendirmemeye dikkat etmek gerekir. Önemli olan, bu gibi zaman dilimlerini, nefis muhasebemiz için birer fırsat olarak görmek ve arınmamız için vesile edinmektir.