Kadir Gecesi
Kadir Gecesi
Asr-ı saadetten günümüze kadar bütün ümmetin, camilerde kalabalık cemaatlerle bu geceyi ihyada ittifak etmeleri, hiç şüphesiz ki Kadir Gecesi olarak en ümitli gecenin bu gece olduğunun delilidir.
Nitekim İbn-i Ömer (r.a.)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlüllâh (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur.
“Kadir Gecesini yirmi yedinci gecede arayın”
Bir adam Rasûlüllâh (s.a.v.) Efendimiz’e gelerek:
“Ya Rasûlüllâh ! ben çok yaşlı biriyim, gece namazına kalkmak bana çok ağır geliyor, bana bir geceyi emret de, ola ki Allah beni onda Kadir Gecesine muvaffak kılar.” Dediğinde, Rasûlüllâh (s.a.v.) Efendimiz,
“Sen yediye sarıl!” buyurarak, yirmi yedinci geceyi ihya etmesini kendisine emretmiştir.
Bu hadis-i şeriften de anlaşılacağı gibi, hastalık gibi meşru mazeret yüzünden mübarek geceleri ihya edemeyenler mahrum edilmeyeceklerdir.
Nitekim İmâm-ı Cüveybir, Dahhak (r.a.)’a:
“hayızlı, nifaslı, yolcu ve (hastalığından dolayı) uyuyan kişinin Kadir Gecesinden nasibi varmıdır? Diye sorulduğunda, o:
“Evet Allâh-u Te’âlâ kimin (müsait zamanlarında yapmış olduğu) amellerini kabul etmişse, elbet ona Kadir Gecesinden nasibini verecektir.” Buyurarak, meselenin, çok ibadete değil de makbûliyete dayandığını ve itibarın, beden amelinden çok, kalbin takva ve niyetine bağlı olduğunu ifade etmiştir.”
Nitekim nice namaz kılan mahrûm, nice uyuyan da merhum vardır. Evet biri uyurken kalbi zâkir, diğeri de kılarken, kalbi fâcirdir. Bu yüzden büyükler:
“Şüphesiz ki kaderler yardım edince, uyuyanı kılana ilhak ederler” demişlerdir.
Şu bilinmelidir ki; Kadir Gecesinin günü de, gecesi kadar değerlidir.
Enes İbn-i Mâlik (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlüllâh (s.a.v.) Efendimiz açıkça bildirmiştir ki;
“Dört gece vardır ki, geceleri günleri gibi, günleri de geceleri gibi (faziletli)dir.
Allâh-u Te’âlâ, bunlarda yapılan yeminleri doğru çıkarır (ism-i şerifi adına and verilerek yapılan duaları kabul eder), canları (cehennemden) âzâd eder ve bol mükâfatlst ihsan eder.
Bunlar da,
1- Kadir Gecesi
2- Şa’banın yarı (onbeşinci) gecesi ve sabahı,
3- Arefe gecesi ve sabahı,
4- Cuma gecesi ve sabahıdır.”
Ramazan’ın son gecesi de, kadir Gecesi olarak aranıp ihya edilmesi gereken gecelerdendir.
Nitekim Mu’aviye (r.a.)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûlüllâh (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur.
“Kadir Gecesini Ramazan’ın son gecesinde arayın.”
Ayın yirmi dokuz çekmesi durumunda son gece yirmi dokuzuncu gece olacağından, zaten Kadir Gecesinin arandığı tek gecelerdendir.
Ama otuz çekmesi halinde, tek gecelerden olmasa da ayın tamamında cehennemden azad edilen milyonlarca günahkarın toplamı kadar genel bir aff-u mağfiret tecelli edeceğinden dolayı, son gecenin tam bir huşû’ ve huzur içerisinde geçirilmesi kuvvetle müstehaptır.
Ebû Hureyye (r.a.)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte de Rasûlüllâh (s.a.v.) Efendimiz son gecedeki mağfireti şöyle açıklamıştır.
“Ramazan-ı şerifin son gecesinde (oruç tutan kullar) affolunurlar.”
O zaman: “Ya Rasûlüllâh! O gece Kadir Gecesi midir?” diye sorulunca, Rasûlüllâh (s.a.v.) Efendimiz;
“Hayır! Lâkin çalışan kişiye ücreti, işini bitirdiği zaman verilir” buyurdu.
Kadir Gecesi için kesinlikle yirmi yedinci gecedir veya yirmi dokuzuncu gecedir diyemeyiz çünkü Kadir gecesi Ramazan ayı içindedir. Kadir gecesinin hangi gece olduğu, kesin olarak belli değildir. Âlimlerimiz, (Allahü Te’âlâ, rızasını taatte, gazabını günahlarda, orta namazı beş vakit namazda, evliyasını halk arasında, Kadir gecesini Ramazan ayı içinde gizlemiştir) buyuruyorlar.
O halde Allahü Te’âlânın rızasına kavuşmak için, hiçbir iyiliği küçük görmemeli! Gazabı günahlar içinde saklı olduğu için, hiçbir günahı küçük görmemeli; orta namazı kaçırmamak için, beş vakit namazı vaktinde kılmalı; evliya halk arasında gizli olduğu için herkese iyi muamele etmeli. Her geleni Hızır, her geceyi Kadir bilmelidir.
Kadir gecesi, açık ve sakin olur, ne sıcak, ne de soğuk olur. Ertesi sabah güneş, kızıl olup, şuasız doğar. Kadir Gecesinde köpek sesi duyulmaz diyen âlimler de olmuştur. Ubeyd bin Ömer hazretleri anlatır: Kadir gecesi denizde idim, denizin suyunu içtim, tuzlu değildi, tatlı ve hoş idi.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Kadir gecesi açık ve mülayim olur. Soğuk ve sıcak değildir, sabahında da güneş zaif ve kızıl olarak doğar.) [Taberani]
(Kadir gecesi açık olur, sıcak ve soğuk değildir. Bulut yoktur. Yağmur ve rüzgar yoktur. O gecenin sabahının alameti güneşin şuasız doğmasıdır.) [Taberani]
(Kadir gecesi sabahı güneş şuasız olarak doğar. Yükselinceye kadar sanki büyük bir tabak gibidir.) [Müslim]
İmam-ı Şa’rani hazretleri, kendi keşfini bildirmiş ve (Ramazan, pazar günü başlarsa, Kadir gecesi 29. gecedir. Salı başlarsa 27. gece, perşembe başlarsa 25. gece, cumartesi başlarsa 23. gece, pazartesi başlarsa 21. gece, çarşamba başlarsa 19. gece, cuma başlarsa 17. gecedir) buyurmuştur.
Ebül Hasan Harkani hazretleri de buyuruyor ki: Büluğ çağımdan beri Kadir gecesini hiç kaçırmadım. Ramazan ayının ilk günü pazar günü başladığında, Kadir gecesi 29. gece olurdu. Pazartesi günü başladığında, 21. gece olurdu. Salı günü başladığında, 27. gece, çarşamba günü başladığında, 19. gece, perşembe günü başladığında, 25. gece, cuma günü başladığında, 17. gece, cumartesi günü başladığında, 23. gece olurdu. (Mişkat-ül-envar, Şir’a-tül-İslam)
Görüldüğü gibi iki büyük âlim de, aynı şeyi keşifleriyle bildiriyorlar.
Hazret-i Âişe (r.a.) vasıtasıyla yine Peygamberimizden, öğrenelim:
“Dedim ki, ‘Yâ Resulallah, Kadir Gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?’
Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam “Allahümme inneke afüvvün tuhibbü’l-afve fa’fu annî (Allah’ım, Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle) dersin’“ buyurdu.
Ebu’ı- Leys (r.a.)’nın beyanına göre:
“Kadir Gecesi namazının en azı iki rekat, ortası yüz rekat, en çoğu ise bin rekattır.
Her bir rekatta kıraatın ortası, Fâtiha’dan sonra bir İnnâ Enzelnâ, üç kere de İhlâs okumaktır. Her iki rekatta bir selam verilir, selamın ardından da Rasûlüllâh (s.a.v.)’e salavât okunur.”
Bu geceyi ihya için ilim öğrenmeli, mesela ilmihal okumalı, kaza namazı kılmalı, Kur’an-ı kerim okumalı, dua, tevbe etmeli, sadaka vermeli, Müslümanları sevindirmeli, bunların sevaplarını ölü diri bütün müminlere göndermeli! Kadir gecesini ihya edenin, Ramazan orucunu tutanın, haccı kabul olanın, bütün günahları affolursa da, namaz, oruç ve kul borçları ödenmiş olmaz. Bunları kaza ederek, ödeyerek borçtan kurtulmak gerekir.
Kaynak: Ramazân-ı Şerîf Risalesi Ahmet Mahmut Ünlü (Cübbeli Hocaefendi)