Şehitliğe Benzer Güzel Ölümler
Şehitliğe Benzer Güzel Ölümler
1. Son nefesi kelime-i şehadeti söyleyerek vermek.
Hadis-i şerifte, “Kimin son sözü ‘lâ ilâhe illallah’ olursa o kişi cennete girer” buyrulmuştur. (Ebü Davud, Cenâiz, 16.)
Muâz b. Cebel’den (radıyallahu anh.)j rivayet edilen bir hadiste de Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Ölürken Allah’tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah’ın resülü olduğuma şahadet eden bir kimse, bunu yakîn ile inanan bir kalp ile söylemişse mutlaka Allah o kimsenin günahlarını bağışlar.” (İbn Mâce, Edeb, 54; Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, nr. 10975.)
2. Alnı terleyerek ölmek. Rivayet edildiğine göre Abdullah b. Büreyde [radıyallahu anh] Horasan’da bulunduğu sırada hasta olan bir kardeşinin ziyaretine gitmişti. Ölmek üzereydi ve alnından da terler boşalıyordu. Bunun üzerine şöyle dedi: “Allahüekber! Ben Resülullah’ı [sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyururken dinledim: “Müminin ölümü alın teri ile olur.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/357, 360; Beyhakî, Şuabü’l-İmân, nr. 10214.)
3. Cuma gecesi ya da cuma günü vefat etmek. Çünkü Resülullah [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurmuştur: “Cuma günü veya cuma gecesinde ölen bir Müslümanı yüce Allah kabir fitnesinden (azabından) korur.” (Ahmed b. Hanbel, el-Mâsned, 2/169. )
4. Tâun (veba salgını) sebebiyle ölmek. Resül-i Ekrem [sallallahu aleyhi vesellem] taun sebebiyle ölen kişilerin de şehidler gibi sevap elde edeceğini bildirmiştir. Taun hastalığı sebebiyle, karantinaya alınmış bir bölgeden, hastalığın başka yerleşim birimlerine de sıçramaması için oradan çıkılmamasını tavsiye etmiş ve bu duruma sabredenlerin de şehitlik sevabı elde edeceklerini bildirmiştir. (Ahmed b. Hanbel, el’-Müsned, 6/64.)
5. Karın hastalığı sebebiyle ölmek. Resülullah [sallallahu aleyhi vesellem], “…Ve karın hastalığı ile ölen kimse de şehittir” buyurmuştur. (Müslim, İmaret, 125.)
Abdullah b. Yesâr [rahmetullahi aleyh] şöyle rivayet etmiştir: “Süleyman b. Surad ve Halid b. Urfuta ile birlikte oturuyorduk. Karın hastalığı dolayısıyla vefat eden bir adamdan söz ettiler. Bir de baktım ki her ikisi de onun cenazesine katılmak istiyorlar. Biri diğerine şöyle sordu: Resülullah [sallallahu aleyhi vesellem], “Karın hastalığı sebebiyle ölen bir kimse asla kabrinde azap görmeyecektir” diye buyurmadı mı? Diğeri, “Evet” dedi.(Ahmed b. Hanbel, (el-Müsned, 4/262; İbn Hibbân, es-Sahîh, nr 2933; Taberani, el-Mu’cemü’l ’l-Kebîr, nr. 4101; Beyhakî, Şuabü’l-İman, nr 9883)
6. Boğularak ya da. yıkıntı altında kalarak ölmek, Ebü Hüreyre’den [radıyallahu anh] rivayet edilen bir hadis-i şerifte Nebî [aleyhissalâtu vesselâm] şöyle buyurmuştur: “… Suda boğulmuş ‘ve enkaz. altında kalmak suretiyle ölmüş kimseler şehit sayılırlar.” (Buhârî, Cihâd, 30; Müslim, İmâret, 51.)
7. Kadının yavrusu sebebiyle veya lohusa halinde iken ölmesi. Ubâde b. Sâmit’in [radıyallahu anh] rivayet ettiği bir hadis şöyledir: Resülullah [sallallahu aleyhi vesellem] Abdullah b. Revâha’yı ziyaret etti. Oturması için yatağında ona yer açınca Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurdu: “Ümmetimin şehitlerinin kim olduğunu biliyor musunuz.?” Hazır bulunanlar, “Müslümanın öldürülmesi bir şehadettir” dediler. Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem], “O takdirde ümmetimin şehitleri pek az olur” dedi ve şöyle devam etti: “Müslümanın öldürülmesi bir şehadettir. Veba hastalığı sebebiyle ölmesi bir şehadettir. Yavrusu karnında iken, onun sebebiyle kadının ölmesi (ya da doğum esnasında ölmesi) bir şehadettir.”(Mâlik. Muvatta, Cenâiz, 14.)
Bir diğer rivayette Resülullah Efendimiz [aleyhissalâtü vesselâm], nifas (lohusalık) sebebiyle ölenlerin de şehit olacağını haber vermiştir. (Taberani, Müsnedü’ş-Şâmiyyîn, nr. 2254.)
8. Yangın ve zâtülcenp (verem) diye bilinen hastalık sebebiyle ölmek. Resülullah [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurmuştur: “Şehitler Allah yolunda öldürülmenin dışında yedi kişidirler: Tâun ile ölen şehittir. Suda boğularak ölen şehittir. zatülcenp ( verem) hastalığı ile ölen şehittir. Karın hastalığı sebebi ile ölen şehittir. Yangında ölen şehittir. Yıkıntı altında kalarak ölen şehittir. Karnındaki cenin (bebek) sebebi ile ölen kadın da şehittir.”(Mâlik. Muvatta, Cenâiz, 14.)
9. Malını korumak için ölenler şehittir. Resülullah [sallallahu aleyhi vesellem) buyurmuştur ki: “Malı uğrunda öldürülen (bir rivayette, haksız yere malı alınmak istenip de çarpışan ve öldürülen) kimse şehittir.” (Müslim, İmân,226;)
10. Dinini, canını, malını ve ailesini korumak uğruna ölenler şehittir. (Ebû Davud, Sünnet,32.)
11. Allah yolunda murabıt iken (sınır koruyuculuğu yaparken) Ölmek. “Allah yolunda bir gün nöbet tutmak, bir ay oruç tutmaktan ve onun bütün gecelerini ibadetle ihya etmekten daha faziletlidir. Her kim nöbet tutarken ölürse kabir fitnesinden kurtulur ve onun bütün amelleri en güzel amelleri mesabesinde kıyamete kadar büyütülür,genişletilir. ” (Müslim, İmâret, 163;, Tirmizî, Fezâilü’l-Cihâd, 26.)
12. Garibin ölümü şehadettir. Nebî [sallallahu aleyhi vesellem] bir hadislerinde şöyle buyurmuştur; “Garibin ölümü şehitliktir, Ölüm vakti geldiği vakit sağına soluna göz; atar ancak kimseyi göremez; ehlini ve çocuklarım hatırlar ve içini çeker, her bir nefeslemesinde Allah [celle celâlihû] ondan iki milyon günahı siler ve ona iki milyon iyilik yazar.” (Taberânî, el-Mubmü’l-Kebir, nr. 11034.) Yani, kim garip olarak ehlinden ve ashabından uzakta ölürse, elem ve hasret içerisinde karşılaştığı şeylere sabrederse şehidin ecrine denk veya yakın bir ecre müstahak olur.
13. Sadık tüccar, kıyamet günü şehitlerle beraber haşrolunacaktır..
İbn Âbidin [rahmetullahi aleyh], Reddü’l-Muhtâr adlı eserinde, (İbn Âbidin, Reddü’l-Muhtâr, 5/398-402) şehitlik sevabı elde edenler hakkında şunları söylemektedir: Nifastan (lohusalık) ölen kadının, doğum yaparken ölmesiyle veya daha sonra nifas müddetini tamamlamadan ölmesi arasında bir fark yoktur. O kadın şehittir.
İmam Süyütî [rahmetullahi aleyh], ahiret şehitlerini otuza kadar çıkarmış ve şöyle demiştir: Karın hastalığından ölen hakkında ihtilaf edilmiştir. Bundan muradın ne olduğu hususunda iki görüş vardır. Bir görüşe göre karnın su toplaması, diğerine göre ishaldir. Her ikisine şâmil olmasına da bir mâni yoktur.
Boğulan, üzerine bina yıkılan ve zâtülcenp denen hastalıktan ölen de şehittir. Bu hastalık, vücudun yanlarında derinin iç tarafında peyda olan birtakım yaralardan ibarettir. Bunlar şiddetli ağrı yapar ve nihayet açılırlar. Veremden ölen de şehittir. Verem, akciğer hastalığıdır. Bu hastalıktan beden erimeye ve sararmaya başlar. Gurbette ölen, düşerek veya humma ile ölen, ailesi, malı ve canı uğurunda savaşırken ölen, zulümle ölen, şiddetli öksürükten, yırtıcı hayvanın parçalamasından, sultanın zulmen hapsetmesinden, dayaktan ölenlerle, akrep ve yılan sokmasından ölen, keza şer’î ilimler okurken ölen, sevabına müezzinlik yaparken ölenler, çoluk çocuğunun rızkını kazanan kimseyi Allah Teâlâ kıyamet gününde muhakkak şehitlerle beraber ve onların derecelerinde haşredecektir. Kuşluk namazını kılarak her aydan üç gün oruç tutan ve vitir namazını seferde hazarda terk etmeyen kimseye şehit ecri yazılır.
Hastalığında kırk defa, “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntüm mine’z-zâlimîn” diyerek ölen kimseye şehit sevabı verilir.
Bunları Mâlikîler’den Allâme Ali el-Echürî manzum olarak yazmış ve güzelce şerhetmiştir. O da otuz kadar saymışsa da buradakilerden fazla olarak tâundan öleni, ateşte yanarak öleni, nöbet beklerken ölen askeri, her akşam Yâsîn süresini okuyanı, hayvandan düşüp öleni de zikretmiştir.
Abdestle yatıp ölen kimse şehittir. “İnsanlarla iyi geçinerek yaşayan şehit olarak ölür.” (Süyûti, Câdmiu’I-Ebâdîs, nr. 22926; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 7173. ) “Resülullah’a [sallallahu aleyhi vesellem) 100 kere salavat getiren şehit olarak ölür.” (Taberani, el-Mu’cemü’l-Evsat, nr. 7235; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 10/163)
“Bir kimse gerçekten Allah yolunda ölmeyi ister de ölürse Allah ona şehid sevabı verir.” (Hâkim, el-Müstedrek, 2/77.)
“Kim sabahleyin üç defa, Arapça ‘eûzü billâhi’s-semîı’lalîmi mine’ş-şeytâni’r-racîm’ dedikten sonra besmele çekerek Haşr süresinin son üç âyetini ( Hüvallâhüllezî) okursa, Allah Teâlâ yetmiş bin melek görevlendirir. Bu melekler akşama kadar ona istiğfar ederler. Eğer o gün vefat ederse şehit olarak ölür. Bu üç âyeti akşam okuyunca sabaha kadar aynısı olur” (Süy^tî, ed-Dürrü’l – Mensûr, 6/202.)
Son Nefeste İman/Hüseyin Okur